20 Haziran 2013 Perşembe

yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine

Nâzım Hikmet Ran dedi ki;


"bu memleket bizim
bilekler kan içinde
dişler kenetli
ayaklar çıplak
ve bir ipek halıya benzeyen toprak
bu cehennem, bu cennet bizim...

yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine..."

50 yıl oldu. 50 koca yıl. O öldükten sonra doğan çocuklar şimdi onun dizeleriyle, onun inancıyla "vatan polis copuysa / ben vatan hainiyim" diyerek bir amacın parçası, direnişin bir parçası olmak için meydanlarda, sokak aralarında bu halkın koruyucusu olarak nitelendirilen polislerle kıyasıya mücadele veriyor.

Neden sorusuna gerçekten "geziparkı" diye bilir miyiz? Ben şahsen diyemiyorum. Çünkü bu ayaklanmada, halkın polise karşı, başbakana karşı olan öfkesinde bir birikim var. Neyin birikimi diye bir soru sormayacağım asla. Çünkü "kibir" kelimesini en çok yakıştırdığım, astığım astık, kestiğim kestik diyen bir başbakan ve aynı tavırları takınan yanındaki, onun yolundaki devlet adamları var. O halkın sesine hiçbir zaman kulak vermedi, hep bir şeyler vaat ederek kendi bünyesine aldığı ve o çerçevede yaşamayı zorunlu hale getirdiği %50´ye güvendi. Hâlâ da; "onlar Taksim'e 20 bin kişi mi çıkardı ben de 500 bin kişiyi Kazlıçeşme'ye çıkarırım" "Türkiye'de evlerinde zor tuttuğumuz bir %50 var" gibi talihsiz açıklamalar yaparak bundan sonraki olacakların zeminini hazırlıyor. Çıkmaz da, hadi bir ihtimal çıktı o %50´den oluşan gruplar gazı yiyen, cop yiyen, polise karşı belki de şuana kadar hiç olmadığı kadar kin biriktirmiş olan insanların karşısına. Olacakları anlatmıyorum siz kafanızda kuruyorsunuz zaten. Hangi aklı başında, sağlıklı düşünebilen bir insan böyle cümleler kurar ki... Dün tanık oldum, sesi titreyen iki tane korkak adam çıktı insanların karşısına. Fatih Altay´lı karşısındaki adamdan, karşısındaki adamda karşısına aldığı halktan. Bu korkuyu hissettim ben.

Bu süreç çok hassas bir süreç bu halk bu olanlara bu şekil de yaklaşan bir başbakana karşı asla durmaz. Katlanarak devam eder. Şuan polis ile halk arasında bir kin birikimi sürüyor ve ilk kıvılcımda alev alan ve bütün Türkiye´yi ayağa kaldıran bu öfke aynı şekilde 2. bir kıvılcımla ölümlerin olduğu bir sonucu doğuracak. Ne yazık ki olumlu hiçbir gelişme yok. Ve ülkem adına kaygı duymaya başladım.

Ben Suriye´nin muhaliflerini besleyen, destekleyen ve aynı şeyi yapan kendi halkına, zulmeden, %50´nin dışında görerek bizleri ötekileştiren bu başbakan, bize çapulcu derken kendisinden yola çıktığını bilmeli. Şunu da belirtmeliyim ki, o satın aldığınız yalakalığınızı yapan yandaş televizyon kanallarınız, haberleri sunarken o polislerin halka karşı direnmekten değil halkı dövmekten yorulduklarını söylemedikçe bu ülkede demokrasinin, adaletin olduğuna kimse inanmaz. 30-40 tane polisin bir kızı araya alıp tekme tokat dövdüğünü gören ben yarın 30-40 tane polisin üzerine aynı acıyı tatmak için yürüyeceğim. Acımızı ve kinimizi katlamadan bu sürece müdahele etmekten kaçınan her siyasi, vatan hainidir. Bu olaylara tepkisiz kalan, uzakta duran Devlet Bahçeli´de bu olaylardan rant sağlamaya çalışan Kemal Kılıçdaroğlu´da bunlara dahil.


Nâzım Hikmet´i saygı ve özlem ile daha bir umutlu daha bir heyecanlı şu günlerde... Anıyorum.

  Kadir Zorlu                                                                                                               Cengiz Han Akpınar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder